Kredi ve Borç 101
Bugünlerde “kredi” ve “borç” hakkında çok fazla konuşuluyor, ancak finans alanındaki çoğu konuda olduğu gibi, tartışma karmaşık bir hal alıyor ve çoğu insanın kafası karışıyor.

Konuyla ilgili hızlı bir başlangıç ​​…

Kredi, satın alma gücü verilmesidir.
Borç, daha sonraki bir tarihte geri ödeme vaadidir.

Popüler inanışın aksine, kredi ve borç her zaman kötü değildir – aslında iyi olabilirler!

İyi veya kötü olup olmadıkları büyük ölçüde satın alma gücünün gelir açısından ne ürettiğine bağlıdır.

Kanepe almak için kredi aldıysanız, bu kötü olabilir. Borcunuzu ödeyecek (“hizmet”) edecek bir geliriniz olmayacaktır.

Sana para kazandıracak bir “robot” almak için kredi almak ise akıllıca olabilir. Borcunuzu ödeyecek gelirinizi robot yaratabilir.

Gelir Artışı > Borç Büyümesi = İyi
Borç Büyümesi > Gelir Artışı = Kötü

Borç almak gerçekte gelecekteki harcamaları şimdiki zamana çekmek demektir. Ama aynı zamanda borcu ödediğinizden gelecekteki harcamalarınızı azaltır.

Gelecek tarihte daha fazla kazanıyorsanız, sorun değil! Değilseniz, borcu ödeyemeyebilirsiniz.

Ekonomi açısından anahtar, harcamaların büyümeyi teşvik eden ve borcu ödememizi sağlayan üretken faaliyetleri finanse etmek için kullanılmasıdır.
Peki bugün sorun ne?

Kısacası, çoğumuz bunu yapmıyoruz. Sürekli borç ve kredi alıyoruz. Eski borçları yeni borç ve kredilerle ödemeye çalışıyoruz.

Bu sürdürülemez görünüyorsa, doğru. Çünkü öyle, sürdürülemez

Bir noktada, bu faturanın vadesi gelecek!

Elbette, daha fazla para basılabilir.. Ama sonunda, borç servisi maliyetleri gelirleri aşarsa, başımız belaya girecektir.

Şu anda bile dünyadaki bazı ekonomiler ve birçok şirket bu konumda; “zombi” olarak faaliyetlerine devam etmeye devam etmeye çalışıyorlar.
Küresel kredi sıkıntısı rotamızı temerrüt dalgasına doğru belirledi.

Bu klasik bir “borç döngüsü” dür ve tarih boyunca kendini tekrar etmiştir. Ateşle oynarız, yanarız, sonra tekrar yaparız!